En Yakın Etkinlikler

Çay Ustası

Bir zamanlar Japon yazar Daisetsu Suzuki’nin bir kitabında Edo döneminde güçlü ve saygıdeğer bir efendinin yanında çalışan ünlü bir blog_3449295214_72834f2263_oçaycı hakkında bir hikâye okumuştum.

Hepimizin bildiği gibi, Japonlar çay seremonisine meditasyonu da katarak, ikisini bir bütünün parçaları gibi görür ve Zen’in parçası olarak ona önem verirler. Bir gün bir efendi işlerini halletmek için başkente gitmeye karar vermişti. Yanında çaycısı olmadan git­meyi göze alamayınca, ona;
“Sen de gel benimle ki her gün yaptığın çayı içebileyim,” dedi. .
Ancak o dönemde Japonya çok tehlikeliydi. Hay­dutlar ile ronin denilen ustasız samuraylar kırsal böl­geleri kırıp geçirmekte, bölge sakinlerini korkutmak­taydılar. Çaycı çok korkmuştu. Efendisine şöyle dedi;
“Ben silah kullanmayı hiç beceremem, yollarda başım derde girerse ne yaparım?” Efendisi yanıtladı; “Bir kılıç kuşanıp samuray kılı­ğına gir.”
Çaycı çaresiz kalmıştı. Samuray gibi giyinip efendisiyle birlikte başkentin yolunu tuttu. Efendisinin işe gittiği bir gün, çaycı tek başına gezmeye çıktı. O anda yanına yaklaşan bir ronin ona meydan okudu:
“Madem sen de savaşçısın, görelim bakalım marifetlerini.
“Ben kavgadan anlamam, yalnızca bir çaycıyım.” Ronin ; “Samuray olmadığın halde samuray gibi gi­yinmişsin. Azıcık kendine saygın ya da utanman varsa, kılıcımla ölürsün!” diye karşılık verdi. Çaycı çıkış yolu bulmak için çok düşündü ama kurtuluş yok gibiydi. O yüzden çareyi; “Bana birkaç saat ver de efendimin buyurduğu işleri bitireyim. Öğ­leden sonra yine havuzun başında buluşalım,” de­mekte buldu. Ronin iyice düşünüp kabul ederken, ekledi: “Gel­mezsen karışmam ha.” Çaycı süratle başkentin en ünlü dövüş sanatları okulunun yolunu tuttu. Dosdoğru baş samuraya gide­rek, “Yalvarırım bana bir samuray için en şerefli ölüm şekli neyse, öğretir misiniz?” diye sordu. Baş samuray çok şaşırmıştı. “İnsanlar buraya bir hayat arayışı için gelirler. Ölüm arayışıyla ilk gelen sensin. Neden böyle yapıyorsun?” dedi. Çaycı, ronin ile karşılaşmasını anlatarak “Tek bildi­ğim iş çay yapmak oysa bugün bu adamla ölümüne bir savaşa tutuşacağım. Bana bunun yolunu gösterme­niz için size yalvarıyorum. Tek isteğim, bir nebze şe­refle ölmek,” dedi. Baş samuray “Pekâlâ, o halde sen şimdi bana biraz çay demle, sonra ne yapacağını sana anlatırım” diye yanıtladı. Çaycının canı çok sıkılmıştı “Bu hayatta yapacağım son çay olabilir,” dedi. Yoğun bir odaklanma içinde çay hazırlamaya ko­yuldu; küçük ocakta, dağdan gelen kaynak suyunun kaynamasını sükûnetle izledi, sonra çay yapraklarını suya attı, çayı yıkayıp azar azar süzdü. En sonunda avuçlarına oturttuğu çay fincanını baş samuraya ikram etti. Baş samuray tüm süreci izlemişti. Çaydan bir yu­dum aldıktan sonra, “Hayatımda içtiğim en güzel çay bu. Sana hemen söyleyeyim, ölmene hiç gerek yok,” dedi. Çaycı ona “Bana ne öğreteceksiniz?” diye sordu. Baş samuray, “Sana hiçbir şey öğretmeme gerek yok” dedi. “Roninle karşılaştığında çay yaparken için­de bulunduğun zihinsel durumu hatırlaman yeter. Baş­ka bir şeye ihtiyacın yok senin. “Çaycı bunları dinledikten sonra randevusuna gitti. Ronin onu bekliyordu. Derhal kılıcını çekerek “Ma­dem geldin, hemen başlayalım,” dedi. Çaycı yol boyunca büyük samurayın söylediklerini düşünüp durmuştu, o nedenle tam da çay hazırlarken içinde bulunduğu zihinsel durumu içinde ronine yü­zünü döndü. Bakışlarını rakibine odakladı, sonra telaşsızca şap­kasını çıkartıp yanına yerleştirdi. Üzerindeki bol enta­riyi çıkarttı, yavaşça katlayıp şapkasının altına düzgün­ce koydu. Sonra yanında getirdiği kumaş şeritleri alıp iç entarisinin kollarını sıkıca bileklerine tutturdu. Aynı işlemi pantolonunun paçalarına da uyguladı. Tutuşa­cağı kavgaya uygun giysileri, tepeden tırnağa, büyük bir sükûnet içinde kuşandı. Ronin giderek sinirleniyordu. İzledikçe huzuru kaçıyordu zira rakibinin silah kullanma becerisini tam kestiremez haldeydi. Adamın gözlerindeki ifa­de ve gülümseyişi, güvensizliğinin artmasına neden olmuştu. Çaycının giyinmesi sona erince, son hareketi kılıcı­nı kınından bir ıslıkla çekmek ve onu havada savur­mak oldu… ve orada durdu çünkü bir sonraki adımda ne yapacağını bilmiyordu. Aynı anda ronin kendisini yere atarak çaycının diz­lerine kapanarak, “Canımı bağışla, yalvarırım sana! Ben hayatımda bu kadar yetenekli bir savaşçı daha görmedim!” diye haykırdı. Çaycı savaş becerisi sayesinde mi bu zaferi kazan­mıştı? Hayır, bunu sağlayan yüreğindeki cesaretle ra­hat, sakin özgüveniydi. İşine yaklaşırken sergilediği tutumdu. En önemli şeyler teknik ve beceri değildir. Beceriyi aşan şeyleri tam anlayabilmek için yüreğimizi ve ruhu­muzu kullanmamız gerekir.”

 

YU DAN, “KONFÜÇYÜS: MODERN DÜNYADA KADİM BİLGELİK” adlı kitaptan alıntıdır.

 

 

Bakmak İsteyebilirsiniz...

İdam Mahkümu

Japonya’nın derebeylik yıllarında hizmetli sınıfından bir adam politik alanda etkisi büyük bir şahsa saygısızlıkta bulunmuştu. Bu ...

Bir yanıt yazın