Eskiçağlarda bir kral yolun tam ortasına bir kaya parçası koydurmuş. Sonra da gizlenerek insanların tepkisini öğrenmeye çalışmış.
Bir grup tüccar yolun kenarından geçerken homurdanmışlar: “Kral bizden vergi almayı biliyor; ama, yolları temizletmekten aciz.” Taşa dokunmadan yolun kenarından uzaklaşmışlar.
Sonra bir grup alim bu taşın yanına gelmiş. Her biri düzenin her gün yozlaştığından kralın sadece eğlenceye dalıp, adamlarının çalışmadığından bahsetmişler. Onlar da lanet okuyarak uzaklaşmışlar.
Bir sığır çobanı hayvanlarıyla birlikte geçerken taşı görmüş ve “Bu taşın buradan kalkması gerekir. Gece olacak ve insanların geçmesi zorlaşacak” demiş ve hemen sırtından kepeneğini çıkararak işe koyulmuş. Taş çok büyükmüş yaklaşık yarım saat uğraştıktan sonra yerinden oynatıp, yolun kenarındaki bir çukura yuvarlamış.
Terini silip geri dönerken bir de ne görsün! Bir kese, taşı kaldırdığı yerde duruyor. Kesenin ağzını açmış, içi altınla doluymuş ve içinde kralın mühürü taşıyan bir kağıt parçası varmış. Bu kağıtta şu yazılıymış:
“Kendinizi sorumlu hissedip, denemeyi göze aldığınız için, kralın hediyesidir.”