440-528 yılları arasında yaşadığı tahmin ediliyor. Budizm’i Hindistan’dan Çin’e taşımış olan kişidir. Burada efsanevi Shaolin geleneğini ve Zen okulunu kurmuştur. Kurduğu Zen okulu, Budizm’in Mahayana ekolünün içerisinde yer alan kollarından birisi haline gelmiştir ve bugün Zen Budizm olarak bilinmektedir.
Zen okulunun başlıca söylemi, Buda’nın öğretisinin sözlerle aktarılamayacak olduğudur. Söylenceye göre Buda, bir gün elinde bir çiçekle onun konuşmasını bekleyen öğrencilerinin önünde sessizce oturur. Bekleyen öğrencileri arasından sadece Kasyapa, Buda’nın mesajını anlar ve gülümser. Böylelikle Dhyana öğretisinin (Zen) bu şekilde Kasyapa’ya aktarıldığı anlatılagelir. Bir Hint Budist keşiş ve Kasyapa’nın 28. kuşak öğrencisi olan Bodhidharma, MS. 6. yy.da Çin’e gelir ve daha sonra tüm dünyaya yayılacak olan bu anlayışı başlatır.
Bodhidharma, uzun meditasyon oturuşlarının yerine uygulamalar geliştirmiştir. Metafizik konular ya da kutsal metinlere odaklanmanın sezgisel kavrayışa ulaşmak yerine dış bir yanıt arayışına yönlendirdiği düşüncesiyle uygulamayı ön plana çıkaran anti-teorik bir öğreti geliştirmiştir. Zen, yazılı metinlere dayanmaz ya da herhangi bir sınırlı metine odaklanmaz. İçe bakışa hizmet eden uygulamara dayanır.
1191 yılında bir Zen Ustası olan Eisai tarafından Japonya’da kurulan Rinzai (aniden aydınlanma) okulu daha çok Samuraylar arasında yayılmıştır. Onun öğrencisi Dogen tarafından 13. yüzyılda kurulan Soto (aşamalı aydınlanma) okulu ise günümüzde Japonya’nın en büyük Zen mezhebidir.