En Yakın Etkinlikler

Rene Descartes

(1596-1650)descarte

1596 yılında Fransa’da doğru. Modern felsefenin kurucusu olarak ün kazanmıştır. Cizvitlerin elinde felsefe ve matematik dahil mükemmel bir eğitim aldı. Hollanda’ya yerleşti, burada ‘Yöntem Üzerine Konuşmalar’, ‘Meditasyonlar’ ve ‘Felsefenin İlkeleri’ gibi önemli felsefi eserlerini yazdı. İsveç Kraliçesi’nin kendisine felsefe öğretmesi için daveti üzerine bu ülkeye gitti. Kraliçe, derslerin sabah saat beşte başlamasını ve beş saat sürmesini istiyordu. Erken kalkmak ve İsveç’in sert kış havası biraraya gelince Descartes ciddi bir zatürreye yakalandı ve bir sene sonra öldü.

Descartes bir matematik dehasıydı. Cebirin geometriye uygulanmasından oluşan bir kol buldu; bu kol, analitik geometri ya da koordinat geometrisi (uzaktaki bir noktanın yerinin sayılarla belirlenmesi fikri) olarak bilinir. Diyagram ve üzerindeki x ve y ekseni Descartes’in buluşudur ve bunların ismi olan ‘kartezyen koordinatlar’ onun adından türetilmiştir.

Matematiğin tümüyle güvenilir, apaçık kesinliklerinin bir dizi nedene bağlı olduğu sonucuna vardı. Matematiksel olmayan bilgiler için de aynı yöntem uygulanabilir miydi? Tıpkı matematikdeki gibi basit öncüller var mıydı? Felsefede de matematikteki gibi sağlam bir yönteme ve sağlam temellere sahip olabilirsek kesin bilgilere sahip olabiliriz.

İnsan aklının iki temel yetisi vardır : Sezgi ve tümdengelim. Descartes daha sonra bu iki güce gereği gibi yol göstereceğine inandığı kurallarla kendi sistemini kurmaya çalışmıştır.

Zamanının yeni yöntemlerinden ve bilimsel bulgularından etkilenerek felsefeyi yeni baştan ele alma ve kurma arzusundadır. Ruhla bedeni, tinsel olanla fiziki olanı, geleneksel öğretilerle yeni bilimi uzlaştırmaya çalışmış ve çağının bilimlerini yeni baştan inşa etmeyi kendine bir amaç olarak belirlemiştir.

Descartes, Anselmus tarafından yapılmış olan, Tanrının var olduğuyla ilgili varlıkbilimsel ( ontolojik ) kanıtlamanın yeni bir yorumunu yapar:

“Kendimin son derece kusurlu; geçici, bozulabilir ve sonlu bir varlık olduğumu biliyorum; ancak bende her bakımdan kusursuz; sonsuz, bengi ve ölümsüz bir varlık kavramı vardır ve bir şeyin kendi sahip olduğu olanaklardan, kendinden daha yüce bir şey yaratabilmesi olanaksızdır. O nedenle bu kusursuz varlığın var olması ve bana, kendi varlığıyla ilgili bir bilinç aşılamış olması gerekir. Tanrının var ve kusursuz olduğunu bilmem, ona güvenebileceğim anlamına gelir: kötü ruhtan farklı olarak, o beni aldatmayacaktır. Üzerime düşeni yapmam, olanca dikkati göstermem ve disiplinli bir düşünme sürecinin benden istediği her şeyi yapmam halinde – duyularımla değil, (Tanrı’yı ve matematiği kavrayan aklımla) bana açık ve seçik biçimde doğru gelen her şeyin doğruluğundan emin olabilirim.’ Descartes, ünlü sözü olan “Düşünüyorum, öyleyse varım” ı bu düşünce paralelinde ifade etmiştir.

Bakmak İsteyebilirsiniz...

Delia Steinberg Guzman

İspanyol vatandaşı olan Guzman, 1943 yılında Arjantin’in Buenos Aires şehrinde dünyaya geldi. Altı yaşında müzik ...

Bir yanıt yazın