(1646-1716)
Leibzig Üniversitesi’nde görev yapan bir ahlak felsefesi profesörünün oğludur. 21 yaşında profesörlük teklifi almış ancak hayat adamı olmak istediğinden bunu geri çevirmiştir. Meslek yaşamının büyük bir bölümünü, bir saraylı, diplomat, kütüphaneci ve Hannover Düklerinin hizmetinde bir aile tarihçisi olarak geçirdi. Sıradışı sayılabilecek çapta bir dahiydi. Kalkülüs’ü Newton’dan önce bulmuştur. 1676’da integral ve diferansiyel hesabının temellerini atmıştır.
Leibniz’e (okunuşu:Laybnitz) göre bütün hakikatler iki mantık türünden birine aittir: ‘kapı komşum kızıl saçlı bir adamla onun şişman karısıdır’ şeklinde bir ifade ‘sentetik önerme’ dir. İspatı için dikkatli bir araştırma yapmak gerekir. ‘Kapı komşum bekar ve şişman bir karısı var’ ifadesi ise ‘analitik önerme’ dir, kullandığı terimlerden bu ifadenin doğru ya da yanlış olduğuna olgulara bakılmadan karar verilebilir.
Önceki düşünürler maddeyi hareketsiz ve hareketi de, bu hareketsiz maddenin bir itme sağlayarak neden olduğu bir şey olarak görürken, Leibniz hareketi maddenin doğasına içkin bir şey olarak gördü. Bugün bütün maddenin enerjiye indirgenebilir olduğu bilinmektedir.
Ona göre doğa sonsuz küçüklükteki unsurlardan meydana gelmiştir.Cisimlerin karşılıklı ilişkisini açıklayabilmek için var sayılması gereken bir şey olarak güç düşüncesine ulaşan Leibniz bu gücü cisimsel olmayan bir şey olarak tasarlamış ve onu aynı zamanda düşünen,algılayan,maddi olmayan bir gerçeklik olarak tanımlamıştır.Filozof bu güç birimine “monad” adını vermiş ve monadın faaliyetlerini ideler ve algılar olarak ortaya çıkacağını söylemiştir.Buna göre evren yan yana varolan monadların çokluğundan meydana gelmiştir.Her monad ayrı bir dünyadır ancak tüm monadların faaliyetleri biribiriyle uyumludur.Bu uyum Tanrı’nın yaratıcı faaliyetinin sonucudur.
Leibniz 1716 yılında Hannover’da öldü.