En Yakın Etkinlikler

DİKEY HAREKETİN İTİCİ GÜCÜ: AŞK


In-My-Wonderland-5729ef80a783f__880

Günümüz anlam kaymalarının ötesinde bilgeler felsefeyi, bilgelik aşkı olarak tanımlamışlardır. Bilgelik, sanılanın aksine bilgilerle dolu bir zihinden öte, insana her daim karanlık gecede yol gösteren bir yıldız misali takip edilen yolu ifade eder. Yol kişiden adım atmasını, yani hareket etmesini beklerken, her adımında da yeni yeni keşifler yaptırarak, kâşifine verdiği sözü yerine getirir. Bu durum dualitenin bir gereğidir, zira ormanda sürekli ilerleyen bir kişinin farklı farklı bitki ve ağaç türleri görmesi ne kadar doğal ise bilgelik yolunda olan bir kişinin de sürekli olarak her hareketiyle yeni bir keşfi deneyimlemesi o derece doğaldır. Ormanda yürüyen kişinin görme nedeni bakan gözleri değil; hareket eden bacaklarıdır. Cesur adımlarla, zaman zaman sendeleyerek yürüyen bir yolcu için bu bacaklar her adımda yeni bir görüntüyle tanışmasını sağlamaktadır.

Günümüzde felsefe, bilgi sevgisi olarak tanımlanmakta ve bir balonun içine tüm dünyadaki hava miktarını doldurmaya çalışmak kadar yüzeysel bir düşünce ile çok dar bir kaba sığdırılmaya çalışılmaktadır. Sevgi zıtlıkların uyumundan doğar ve belli bir denge noktasından sonra doyuma ulaşır. İnsanın bilgiye sevgi duyması elbette azımsanacak bir nitelik değildir. Ama bilgiyi elde etmek amaçlı bir yaklaşım doyuma ulaştığında, artık o bilginin kişi için bir değeri kalmayacaktır. Nitekim İslam Filozofu Gazali’nin ‘Bin testi şarap tartsanda içmedikçe sarhoş olamazsın.’ sözü bu durumu açıklar içeriktedir.

The-Lullaby-57289258ef586__880

Sevgi birbirini seven iki kişi için bile, belli bir doyum noktasını ifade eder. Sürekli beslenmek ister ve bir çiçek gibi her an sulanmayı bekler. Kafamızda her an alevli bir ateş düşünelim. Ne kadar süre aynı har ile yanabilecektir? Sevgi de sürekli ateş gibi körüklenmek ister.

Oysa aşkın kıvılcımı da, ateşi de, alevi de kendinde gizlidir. Kendini kendine tutuşur ve her an yanmaktadır. Kendi etrafına toplanacak ve ısınmaya ihtiyaç duyan tüm taliplerini beklemektedir.

Aşk, insan için dikey hareketin itici gücüdür. Ancak aşk ile yapılan eylemlerde kendi özbenliklerimizi keşfedebilir, ancak kendi özümüze doğru hareket edip gerek mizaç kaynaklı gerekse toplumsal öğrenme kaynaklı korkularımızla yüzleşebiliriz. Bunun sonucunda dikey hareket başlatıp, kendi patikalarına doğru tırmanmak için bacaklarımızın ihtiyaç duyduğu gücü aşktan alabiliriz. Yolcu için esas olan yolun sonundan ziyade yolda olmaksa, bilgeliğe aşk duyan birisi için de esas olan sonucundan öte doğru fiillerde bulunarak oluşa katkı sunmaktır.

Bir masaya parmağımızla bastırdığımızda, masa da bize aynı ama karşıt yönlü bir kuvvet uygular ki; aksi durum düşünülürse masanın kırılması gerekir. Ama biz genellikle kendi uyguladığımız gücü hissederiz ve sadece o varmış gibi algılarız. Oysa masanın parmağımıza uyguladığı güç daha geri planda ve görülmezdir. Kırılmayı önleyici ve dengeye alıcıdır. Bizler için de gücünü aşktan alan her içsel derinleşme deneyimi, günlük hayatın hızlı ve bir o kadar da yorucu akışında, kırılmalara karşı koruyucu kalkan görevi görür. Zaman zaman sendeleyebilir ve düşebiliriz. Bu hayatın akışında çok doğal bir sonuçtur. Ama aşktan beslenen her doğru eylem aynı zamanda bizi hayat içerisinde dengeye alıcıdır ve daha kararlı ve ders almış adımlar atmak için ayağa fırlatıcıdır.

Filozof Delia Steinberg GUZMAN’ın ifade ettiği gibi;

Aşk güçlü bir motordur ve bilgeliğe yönlendirilirse nice içsel kilitli kapıyı açar.

Yazar : Mustafa Karagöz
Aktiffelsefe Üyesi

Bakmak İsteyebilirsiniz...

Kıvılcım

Mevcut durum itibari ile insan kabaca bir tarifle; kişilik ve öz olarak isimlendirebileceğimiz iki bileşenden ...

Bir yanıt yazın