Müzik dinlemenin birkaç farklı konsantrasyonu vardır. Aaron Copland’a göre müzik dinlemenin üç temel düzeyi vardır:
- Duyumsal düzey,
- Anlam düzeyi,
- Müzikal düzeyi,
1-Duyumsal düzey: Yalnızca zevk için müzik dinlemektir. Öyle ki, sürekli konsantre olmayabilir ve düşünmeyebilirsiniz.
2-Anlam düzeyi: Aktif olarak müziğe konsantre olmayı, onun duygusal anlamını ya da etkisini içimize çekmeyi içerir. Yeterli konsantrasyonu sürdürürsek bir meditasyon olur. Büyük klasik eserleri dinlerken Beethoven, Handel, Bach v.b.) onun direk Tanrı’dan gelen müzikal bir yayın oluşuna konsantre olun. Sözlerin iletme kabiliyetinin ötesinde müziğin bize Tanrı’nın doğası hakkında, sonsuz gerçek hakkında ve yol hakkında ne anlattığına odaklanın. Daima zihninizle olduğu kadar kalbinizle de dinleyin.
3- Müzikal düzey: Klasik müzikte nispeten yeni olan kişi için egzersiz gerektiren bir dinleme tarzıdır. İdrak ve sezgiyi göreve çağırır ve idrakimizi ve sezgimizi artırmaya yardım edebilir. Bir bakıma bu tarz dinleme müzik eşliğinde meditasyonun ikinci bir şeklidir. Bu seviyede müzikteki melodi, armoni, ritim ve ses rengi gibi öğelerin aktif biçimde farkında olma üzerine yoğunlaşırsınız. Ve bunun dışında, eserin duygusal anlamı ve müzikal yapısı dahil fark etmeye çalıştığınız bir çok öğe vardır. Bu seviyeyi kullanarak bir çok faktörün farkındalığında bir keskinleşme başlar. Örneğin, belli bir anda hangi enstrümanlar kullanılmaktadır ve bu belli notaları çalmak için neden onlar seçilmiştir? Bir melodi ilk defamı duyulmaktadır yoksa bir tekrar mıdır? Eğer tekrar ise melodi tümüyle aynı mıdır? Belli bir pasajın vermek istediği duygunun çeşidi nedir? Bunların hepsi bir parçayı yaratması için bestecinin de haberdar olduğu cinsten faktörlerdir. Bu entelektüel ve ruhsal evrim süreci çok gerçektir. Modern psikolojik araştırmaların göstermiş olduğu gibi deneyimlediğimiz şey nöron seviyesinde fiilen beyni değiştirmektir.
Yalnızca bir fon müziği olarak bile olsa bu müziğin sık sık ve tekrarlanarak çalınması faydalı bir durumdur. Bunun üç nedeni vardır:
Birincisi, siz bilinçli olarak dinlemeseniz bile müzik duygular ve titreşimlerinizi etkiler ve onları yüceltir.
İkincisi, müzik sadece arka planda çaldığı zaman melodiler ve müzikal elementlerle bir tanışıklık sağlarız ve böylece ilk başta bize yabancı, tanımadığımız bir parça yavaş yavaş aşina olduğumuz ve sevdiğimiz, müziksel gelişimini ve melodik içeriğini bildiğimiz ve takdir ettiğimiz bir parçaya dönüşür.
Üçüncüsü, herhangi bir büyük müziğin sesi, yayınım merkezi kayıt bile olsa, kutsayan ve iyileştiren büyük ve çok gerçek bir ruhsal enerji taşır. Bu enerji odanız veya nerede çalınıyorsa oradaki ortamı şarj ederek duvarları, mobilyaların ve odadaki kişilerin fiziksel atomlarına dahi iyileştirici bir etkide bulunur. Müziğin ayrıca aura üzerinde doğrudan etkisi vardır ve bir kişinin tüm gününü dönüştürebilir. Müzik sona erdiği zaman bile bir saat ve daha fazla bir süre içerisi şarj olmuş olarak kalır ve etkileri görünür.
Beethoven ve Ruhsal Yol
Yazar: David Tame
Ege Meta Yayınları